Paylaş !

Okuyan Kişi Sayısı : 2.064

Tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi,

Tıpkı diyentin hutbelerinde kasten atladığı;

Söylemediği gibi

Atatürk olmadan,

İzmir’in işgalden kurtuluşunu kutlamak isteyen bir zihniyet var.

Sormak lazım,

Türk İstiklal Savaşı ve o savaşın önderi Mustafa Kemal Paşa olmasaydı,

Onu da bıraktım,

Pek beğenilen Osmanlı düzeni yerinde kalsaydı;

Hanedan soyundan gelmeyenler,

O mevki ve makamda nasıl bulunacaklardı ?

Bu makam ve mevkileri cumhuriyet,

Türk İstiklal Harbi ve dolayısıyla;

Gazi Kemal Atatürk ihdas etmedi mi ?

Memlekette,

ATATÜRK’SÜZ İZMİR’İN KURTULUŞUNU KUTLAYANLAR kadar,

ZAFER İBARESİ OLMADAN,

30 AĞUSTOS’U KUTLAMAK İSTEYENLER DE VAR.

İzmir’i yönetmekle görevli olanlar,

Kocatepe’den – Büyük Taarruz’dan – büyük zaferden;

Sadece ve sadece demokrasi vurgusu ile çıkmak istiyorlar.

Oysa Büyük Taarruz

Kin duymadan unutmamamız gereken,

Gurur duymamız gereken;

Büyük ZAFERİN adıdır.

Bu büyük ZAFER,

Sadece bizim değil;

Bütün mazlum milletlerin emperyalizme karşı kazandığı,

İlk savaştır.

Nasıl ki,

Atatürk’süz İzmir’in kutlamaları olamazsa,

Büyük ZAFERSİZ,

Afyon – Kocatepe’de olamayacaktır.

Ne acıdır ki

Eleştirilen her iki bakış açısının benimseyenler;

Mevcut iktidarı destekleyenler kadar,

İktidar talibi ana muhalefet partisi mensuplarıdır.

O zaman insanın aklından geçiyor

Sizlerin birbirinizden ne farkınız vardır ?

Bitti mi ? Bitmedi, bitemiyor.

Birbirine zıt gibi görünen iki bakış açısı yine aynı potada birleşiyor

Yine İzmir’in kurtuluşunda,

Zaferin ikinci yüzyılı değil;

Demokrasinin/barışın ikinci yüzyılı vurgusu yapılmak isteniyor.

İzmir’i yöneten,

İleride Türkiye’yi yönetmeye talip bu zihniyet;

100 yıl evvel,

Ege köylerinde şehirlerinde yaşanan;

Soygun yangın işkence tecavüzün sanki sorumlusu bizmişiz gibi

Mübadeleye sanki biz neden olmuşuz gibi,

Mübadele anıtları açıyor.

Destek oldukları sergilerde,

Soyanlar ve soyulanlar, yakanlar yakılanlar, ölenler öldürülenler;

“Zorla kopartılan gerdanlıktaki incilere“ benzetiliyor.

Mübadeleye,

İzmir körfezinden haç çıkarma törenlerine;

Fener Rum Patrikanesi’nin ekümenik ağabey olma hevesine çanak tutanlar

100 yıl evvel “Türk kanı içmekten” bahseden

Hrisostomos’un karşısına dikilen,

İzmir müftüsü Rahmetullah efendinin müze olması gereken evinin;

Metruk halde otopark için kullanılmasını duyarlılık göstermiyor.

Kuvâ-yı milliye müze evini restore edecek parayı bulamıyor.

Ülkemizde her yandan alternatif tarih algısı yaratılmak isteniyor.

Yaratılmak istenen alternatif tarih algısı,

Kişilerin günlük siyasi tercihlerine göre şekillendirilmek isteniyor.

Bu, sadece mevcut siyasi iktidarı destekleyenler tarafından değil;

Ona muhalefet ettiğini söyleyen muhalefet partilerince de yapılıyor.

Bir siyasi, bir ilin Osmanlı tarafından fethi kutlamalarına gidiyor

Konuşmasında düşman işgalden kurtulan şehirlerimiz için

Kesinlikle karşıyım…
İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş?
Ne münasebet.
Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı”

Sözlerini rahatlıkla söyleyebiliyor.

Türk İstiklal Harbinde ölen,

Yaralanan zulüm gören binlerce insanımızın;

Emeğini, varlığını, yitirdiği canını yok sayabiliyor.

Titrinden bilim adamı olduğunu anladığımız bir profesör çıkıyor

“Milli Mücadelede biz 7 düvelle savaşmadık.
Bu tür masalları biz çocukken dinlemiştik ama anladık yalanmış.
Tek savaştığımız devlet Yunanistan ve kısmen Fransa’dır ”

Diye pişkin pişkin konuşabiliyor.

Bir başka hazımsız çıkıyor

Emperyalizme ve İngilizlere tarihlerinde görmedikleri tokadı atan Atatürk için;

İngilizlerle işbirliği yapan bir ajanmış;
Padişah’a ihanet etmiş; sivil darbe yapmış, bir diktatörmüş.

Diye rahat rahat konuşabiliyor.

Sizce Columbia Üniversitesi’nde bir akademisyen

“600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi”

İngiltere sömürgeliğine devam edelim evelallah diyebilir mi ?

Université Pierre et Marie Curie veya Université Paris-Sud. da bir profesör,

“Laiklik en büyük tehlikedir, çocuklar evlenebilir, kızların âdet görmesi tedavi edilmelidir”

diye rahat rahat konuşabilir mi ?

Münih Teknik Üniversitesi’nden bir profesör depremlerin sebebini çocuk yaşta evliliklerin yasaklanmasına bağlayıp; Cumhuriyet karşıtı olduğunu, Katolik Kilisesi’ni kutsayarak orta çağa ve imparatorluk dönemine geri dönülmesini isteyebilir mi ?

Moskova Devlet veya St. Petersburg Devlet Üniversitesi’nden bir profesör,

“ibadet etmeyen hayvandır”

diyebilir mi mesela ?

Toplum,

O ülkelerde tüm bunları yazan çizenleri ciddiye alıp bilim adamı der mi ?

Üniversite kadrolarında görev verip cumhuriyetin geleceği ‘genç beyinleri’ zehirlemelerine izin verirler mi ?